“Çalınan Bir Çocukluk: Masumiyetin Katline Sessiz Kalınamaz!”
Narin bir çocuğun yaşamı, bir çiçek gibi savunmasız, masum ve geleceğe dair umut doludur. O minicik elleriyle dünyayı keşfetmeye çalışırken, gözlerinde parıldayan hayaller bir gün gerçeğe dönüşecektir sanırız. Ama bazen hayat acımasızca bu umutları söküp alır; bir katil, hiçbir şeyden habersiz bu masum ruhu karanlığa gömer. Narin bir çocuğun gülüşü, vicdansız bir eliyle susturulur ve geriye sonsuz bir sessizlik kalır.
O çocuk, yaşamının baharında solan bir çiçekti; elinden alınan her nefes, bir daha geri gelmeyecek. Onun hayalleri, umutları, gülüşleri yok edildi. O minik kalp, bir daha atmayacak. Bir insanın dokunmaması gereken en masum varlığa, bir çocuğa zarar veren birinin vicdanı, insanlığı nerede kaldı? Nasıl olur da bir insan, en korunmasız, en masum cana kıyabilir?
Katil ise sadece bir can almadı, bir geleceği çaldı, bir ailenin kalbini paramparça etti ve bir toplumun vicdanında silinmeyecek bir yara açtı. Bunun affı yok! Sen, o küçük elleri, o umut dolu gözleri nasıl görmezden geldin? O çocuğun sessiz çığlıklarını nasıl duymadın? Vicdanın, insanlığın bu denli mi körleşti?
Adalet, en ağır şekilde tecelli etmeli. Çünkü narin bir çocuğun hayallerine kıymak, insanlığın en büyük suçudur. Bu masum canın hesabı sorulmalı ve katili, en sert şekilde cezalandırılmalı. Hiçbir ceza, o çocuğun yaşamını geri getirmeyecek ama en azından, vicdanlarımızda biraz olsun huzur bulabilmemiz için adalet yerini bulmalı.