Bakın Hiçbir Şey Kaybetmezsiniz Birkaç Saniye Durun ve Utanın
Güzdü. Sarı sıcak yapraklar bir cemre gibi düşüyordu toprağa. Kimliği belirsiz araçların asfalt ile çakıl taşları arasında kangrenleşmiş hali ve alabildiğince gri yollar; otomobil lastiği ile grinin yollara bulaştığı kapkara birer leke ile yamalı kollarına burnunu silmiş bir çingene kızını anımsatıyordu. Bu yüzden yüzü alacakaranlıkta kalmış, gidiyordu. Otomobilin gidonunu bir sağa bir sola kırıp kimseye değmeden gitmek zor iş. Gündemden kopuk kaygılar yaşamak ve halka sırtını dönmek de öyle. Fakat vardı onun da yüreğinde patlamaya hazır bir volkan. Araladı otomobilinin camını, çığlık sardı dört bir yanını;
Türkiye’de çocuk işçi sayısı yaklaşık iki milyon. Türkiye’de bir günde yedi kadın, eşi veya boşandığı erkek tarafından öldürüldü. 45 tane sokak hayvanı katledildi. Kadın katliamı! Kürtler eşit yurttaşlık temelinde adil ve özgür bir yaşam istiyor. Türkiye’de yalnızca on binde bir kişi kitap okuyor. Çocuk katliamı! Türkiye’de en zengin yüzde 5’in serveti, kalan yüzde 95′ in servetinden fazla. Doğa katliamı! Emekli maaşları açlık sınırının altında. Gazeteciler tekrar hedef gösterildi. Kadın katliamı! 45 çocuğa cinsel istismar; bir kereden bir şey olmaz. Bir kişi elektrik direğine tecavüz etti, direğin rızası var mıydı? Kadın katliamı! 1.2 milyar tl’ye kışlık saray yapıldı. Adalet ve kalkınma. Kronik açlık! Katiller nerede? Kadın katliamı! Katiller dışarda. Çocuk Katliamı. Katiller niye dışarıda? Yağma, hırsızlık. Kadın Katliamı! Göçmenler de insan. Kan. Ölüm. Yoksulluk.
Ayaza çalıyordu hava. Az önce düşüncelerinin toz olup gitme isteği parmak uçlarından başlayıp bütün bedenini sarmıştı. Sarsıldı. Gün, mora çalan yuzü gibi alacakaranlığa dönmüştü. Hava hariç. Bir vadinin arasından yükselen dağlara çevirdi kafasını. Uçurum kenarında binlerce insan… Ayaza çalıyordu hava. Az önce düşüncelerinin toz olup gitme isteğinde insanlar uçurumdan düşüyordu birer birer. Kimse önüne bakmıyor, öylece yürüyordu. Havaya kızgın tavıyla çalan ayazları dağıtarak vadiye, atıldı en önlerine:
Her adımınız bir yıla denk. Yılları topluyorsunuz, sonra da birer birer şu uçuruma yürüyorsunuz.
Üstelik arkanızdan gelenleri de getiriyorsunuz. Uçurumun sizi, hepinizi öldürdüğünü bilmiyorsunuz. Yaşayan bir ölüden ne farkınız var? Bu para düşkünü insanların, hırsızların ve yağmacıların sözleriyle yukarıda ne yapıyorsunuz? Burada medet aramaktan vazgeçin. Evet! şu yoldan hemen aşağıya dönün. Dışarıda binibir türlü kötülük kol geziyor, sizler ise bundan bihabersiniz. Güzel bir yaşam inşaa etmek için etrafınıza bir bakın.
Bakın hiçbir şey kaybetmezsiniz; birkaç saniye durun, düşünün ve utanın.
Doğru demişti.
Utanç;
Marx’ın dediği gibi devrimci bir duygudur.