Tunceli’de faaliyet gösteren ve Avrupa’ya ihracat yapan Peri Tekstil Fabrikası’nda üretim tamamen durdu. Kentin tek tekstil fabrikasında çalışan işçiler, kötü çalışma koşulları, hak gaspları ve sendikal örgütlenmeye yönelik baskılara karşı greve giderken, işverenle yaşanan anlaşmazlık çözülemedi. 56 gündür fabrika önünde direnişte olan işçiler, haklarını aramaya devam ediyor. Üretimin durmasıyla birlikte hem işçiler mağdur oldu hem de kentteki istihdam krizi derinleşti.AYLARDIR SÜREN BASKILAR DİRENİŞİ GETİRDİTunceli’nin tek tekstil fabrikası olan Peri Tekstil’de yaşanan sorunlar, birkaç ay önce fabrika servisinde yaşanan bir tartışmanın ardından patlak verdi. Serviste işçiler arasında yaşanan sözlü bir anlaşmazlık sonrası 17 işçi, fabrika yönetimi tarafından çağrıldıkları odada hakaret ve tehditlere maruz kaldı. İşçilerin bu aşağılayıcı tutumu kabul etmeyerek işi bırakmasının ardından, sendikal örgütlenme süreci başladı. BİRTEK-SEN’e üye olan işçiler, kötü çalışma koşulları, baskılar ve yasal haklarının gasbedilmesine karşı mücadele başlattı. Sendikanın desteğiyle başlayan direniş bir süre sonra büyüdü, işçilerin çoğu greve katıldı. Fabrika ise işçilerin işe dönme taleplerini reddetti, üretimi durdurdu.“BU FABRİKADA İŞÇİLERİN CANI VE HAKKI HİÇE SAYILIYOR”BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, Peri Tekstil’deki sorunların yeni olmadığını, işçilerin yıllardır kötü koşullarda çalıştırıldığını belirtti. İşçilerin yaşadığı iş kazalarının ve sonrasında karşılaştıkları tepkilerin, patronun işçiye bakış açısını ortaya koyduğunu vurgulayan Türkmen, çarpıcı bir örnek verdi:“Bir kadın işçi makinada elini kaptırıyor, parmağı neredeyse kopacak hale geliyor. Yetkiliye durumu bildirince aldığı yanıt şu oluyor: ‘Kumaşa kan bulaştı mı?’ Eğer kumaşta sorun yoksa, elini sarıp işe devam etmesi isteniyor. Bu yaklaşım, işçinin canının bu fabrikada ne kadar değersiz olduğunu gösteriyor.” Türkmen, işçilerin resmi tatillerde ve fazla mesailerde çalıştırılmasına rağmen, yasalara aykırı şekilde normal ücret aldığını; işçilerin bu hak gasplarına karşı ses çıkardığında ise tehdit edildiğini söyledi. Ayrıca, yakınını kaybeden bir işçiye “Zaten ölmüş, sen mi dirilteceksin?” denilerek taziye izninin bile çok görüldüğünü aktardı.“PATRON YOKSULLUĞU TEHDİT ARACINA DÖNÜŞTÜRÜYOR”Türkmen, fabrika patronunun kentteki işsizlik ve yoksulluğu işçileri sindirmek için kullandığını belirterek, içerideki işçilerin dışarıdaki grevci arkadaşlarına karşı kışkırtıldığını söyledi:“Patron, ‘Bu işçiler yüzünden fabrika kapanacak, siz de işsiz kalacaksınız’ diyerek içeride çalışanları baskı altına alıyor. Bazı işçileri zorla kurumlara göndererek, sendikaya karşı propaganda yaptırıyor. İşçiler servisle işe gelirken yaşanan basit bir tartışmanın ardından odada hakaret ve tehdide maruz kalıyor. ‘Dayak mı istiyorsunuz?’ gibi ifadelerle aşağılanıyorlar. Bu ortamda çalışamayacaklarını söyleyip ayrılıyorlar ama ertesi gün işe dönmek istediklerinde patron kapıyı kapatıyor. Kendi imkanlarıyla servis tutarak işe dönmeye çalışıyorlar, turnikeye giriş yapıyorlar. Ancak sendika üyesi oldukları öğrenilince, patron açıkça ‘Sizi bir daha işe almam’ diyor. Şimdi soruyorum: Kendi isteğiyle çıkan bir işçi hem işe iade davası açar hem 56 gündür çadırda direnir mi? Eğer bu mücadele bir suçsa, biz bu suçu onurla işleriz. Fabrikanın kapanmasından işçilerin değil, hukuksuzlukta ısrar eden patronun sorumlu olduğunu herkes görmeli” ifadelerini kullandı.
News
